Afganistan Işgali Kaç Kişi Öldü ?

Ceren

New member
Afganistan İşgali ve Kayıplar: İnsanlık Tarihinde Bir Yüzleşme



Afganistan, 1979'dan itibaren çeşitli askeri müdahalelere ve işgallere sahne olmuş bir ülke olarak, uluslararası politikanın ve askeri stratejilerin karmaşık bir örneği olarak öne çıkmaktadır. Bu süreçte, özellikle Sovyetler Birliği'nin ve ardından Amerika Birleşik Devletleri'nin müdahaleleri, ülkede büyük bir insani kriz ve geniş çaplı kayıplara yol açmıştır. Bu makalede, Afganistan işgalleri sırasında yaşanan kayıplar detaylı bir şekilde ele alınacaktır.



Sovyetler Birliği'nin Afganistan İşgali (1979-1989)



Sovyetler Birliği'nin 1979 yılında Afganistan'a gerçekleştirdiği askeri müdahale, Soğuk Savaş dönemi sırasında yaşanan en önemli askeri olaylardan biridir. Sovyetler Birliği'nin amacı, Afganistan'daki Sovyet destekli hükümeti korumak ve bölgede nüfuzunu artırmaktı. Ancak, bu müdahale, ciddi bir direniş ve uluslararası tepkiyle karşılaştı.



Sovyetler Birliği'nin Afganistan'daki askeri varlığı, 1980'lerin başında yoğunlaştı ve bu süreçte yaşanan çatışmalarda, Afgan halkı ve Sovyet askerleri arasında büyük kayıplar yaşandı. Sovyet askeri kaynaklarına göre, 1980-1989 yılları arasında yaklaşık 15.000 Sovyet askeri yaşamını yitirdi. Ancak, bu sayı sadece askerî ölümleri kapsamaktadır ve sivillerin kayıpları bu rakamın dışında kalmaktadır.



Afgan kaynaklara göre, Sovyetler Birliği'nin müdahalesi sırasında yaklaşık 1 milyon Afgan sivilin hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. Bu ölümler, savaşın doğrudan ve dolaylı etkilerinden kaynaklanmıştır. Çatışmalar sırasında meydana gelen bombalamalar, köylerin yakılması, gıda ve sağlık hizmetlerinin yokluğu gibi nedenlerle siviller büyük acılar çekti ve yaşamlarını yitirdi.



Amerika Birleşik Devletleri ve Koalisyon Güçlerinin Afganistan İşgali (2001-2021)



11 Eylül 2001'deki terörist saldırıların ardından, Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri Afganistan'a askeri bir müdahalede bulundu. Bu müdahale, Taliban hükümetini devirmek ve El Kaide'nin Afganistan'daki varlığını sona erdirmek amacıyla gerçekleştirildi. Operasyonun başlangıcı, "Küresel Terörle Savaş" çerçevesinde şekillendi ve uzun süreli bir askeri varlıkla sonuçlandı.



Bu dönem boyunca yaşanan kayıplar, hem askeri personel hem de sivil halk açısından önemli bir boyuta ulaştı. ABD ve koalisyon güçlerinin müdahale sürecinde, çeşitli savaş operasyonları ve hava saldırıları gerçekleştirildi. Bu operasyonlarda, ABD'nin askeri kaynaklarına göre yaklaşık 2.400 Amerikan askeri yaşamını yitirdi. Koalisyon güçlerinden gelen kayıplar da bu rakama dahil edilmelidir. NATO'nun 2021 itibarıyla verdiği bilgilere göre, koalisyon güçlerinin toplam kaybı yaklaşık 1.100 askeri bulmaktadır.



Afgan sivillerin kayıpları ise çok daha büyük bir rakamı ifade etmektedir. Birleşmiş Milletler ve çeşitli insani yardım kuruluşlarının raporlarına göre, 2001-2021 yılları arasında yaklaşık 46.000'den fazla Afgan sivilin hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir. Bu ölümler, doğrudan savaş operasyonları, bombalamalar, intihar saldırıları ve çatışmalar sonucu meydana gelmiştir.



Afganistan'daki çatışmaların etkisi, sadece ölümlerle sınırlı kalmamış, aynı zamanda büyük çapta yerinden edilmelere, yaralanmalara ve psikolojik travmalara da yol açmıştır. Savaşın yarattığı insani kriz, sağlık hizmetlerinin eksikliği, eğitim imkanlarının yokluğu ve ekonomik çöküntü gibi pek çok sorunla birleşmiştir. Bu durum, hem Afgan halkının hem de uluslararası toplumun uzun süreli bir insani yardım ve destek çabası içinde olmasına neden olmuştur.



Sonuç ve Değerlendirme



Afganistan işgalleri, hem Sovyetler Birliği'nin hem de Amerika Birleşik Devletleri'nin tarihindeki önemli askeri müdahalelerdir ve bu süreçlerde yaşanan kayıplar, savaşın trajik ve yıkıcı doğasını ortaya koymaktadır. Sovyet işgali sırasında yaklaşık 1 milyon Afgan sivil ve 15.000 Sovyet askeri hayatını kaybetmiştir. ABD ve koalisyon güçlerinin müdahalesi sırasında ise yaklaşık 46.000 Afgan sivil ve 3.500 koalisyon askeri yaşamını yitirmiştir.



Bu kayıplar, savaşların getirdiği yıkımın ve insani krizlerin boyutunu gösterirken, aynı zamanda uluslararası toplumun ve ülke yöneticilerinin gelecekteki askeri müdahalelerde daha dikkatli ve insan merkezli yaklaşımlar benimsemeleri gerektiğini vurgulamaktadır. Afganistan'ın yaşadığı bu trajik süreç, hem tarih hem de uluslararası ilişkiler açısından önemli dersler sunmakta ve insani değerlerin ön planda tutulması gerektiğini hatırlatmaktadır.